Hayal Koçyiğit, Tarık Cari ile Yeşilçam’daki beyaz perde yolculuğunu anlattı Açıklaması

Tarzıyla 1970’li yıllara damgasını vurarak Yeşilçam’ın jönleri arasına giren aktör Tarık Akan, vefatının 6. yılında anılıyor.

Yeşilçam’ın ateş parçası oyuncularından Görüntü Koçyiğit, yaşamı boyunca kestirmece 120 filmde kurum kayran Tarık Cari’ın kişiliğini, oyunculuğunu ve arkadaşlıklarını, AA muhabirine anlattı.

Cari’ın Türk içtimai yaşamını ele kayran sağlam çok filmde oyunculuk yaptığını tamlayan Koçyiğit, “Tarık Cari basit çokça er aramızdan ayrılan, çok değerli, kendisini haddinden fazla bol yetiştirmiş ayrımsız aktördü. Onu saygıyla anıyorum.” dedi.

Koçyiğit, Cari’ı sevgiyle bigâne ettiğini dile getirerek, “Kendisi adeta tıpkı bala temizliğinde, saflığında bire bir insandı ve onunla bildirişim kurmak çok kolaydı. Zira çokça derece verirdi insanlara, dinlerdi, dinlemesini bilirdi.” diye konuştu.

“Çokça çabalama gider etti ve hareketli aynı aktör oldu”

Tarık Cari ile “Sev Kardeşim”, “Azat Kuşu”, “Çıkar Yol” ve “Yeryüzünde Tıpkı Ferişte” kadar it canlı haddinden fazla filmde gelişigüzel çalım kayran Hayal Koçyiğit, Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini yaptığı ayrımsız filmin çekimleri sırasında yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Ertem Eğilmez, haddinden fazla nevi şahsına sınırlı benzeri tipti. Hepimizin haddinden fazla sevdiği benzeri kişiydi, nükteli konuşurdu. Konuşmaları çok çok esprili olurdu. Tarık’ın hiçbir tecrübesi olmadığı üzere, canlandıracağı role hazırlarken fena hâlde onunla çalışmıştı. Tabiatıyla ki ego de nümayiş arkadaşı olduğum amacıyla ona elimden geldiği büyüklüğünde destek olmuştum. Sonra anbean Tarık mesleğini haddinden fazla sevdi ve mesleğini elan ferah bellemek için çokça çaba sarfiyat etti ve böylecene bayağı aktif aynı aktör oldu.”

Koçyiğit, Tarık Cari’ın içtimai yönü etkili biri olduğunu da bel ederek, “Zira o da biliyordu kim bölüt hitap eden amal yapıyoruz. Halkın sancıları, beklentileri, isyanları varsa, bilcümle bunlar sinemaya geçmeli. Beyaz Perde o konuda dikkat çekmeli ve yöneticiler o konuyu çözmek için çalışmalı. Sinemanın böylesine yani bir belen etme kabilinden tıpkı görevi var. Çünkü yaşarken birçok şeyi ayn ardı edebiliyoruz. Ama orada tıpkı soy varsa bu hakikati beyaz perde gösteriyor.” değerlendirmesini yaptı.

Akan’ın haddinden fazla gür bir insan olduğuna ve herkesin iyiliğini istediğine dikkati çeken becerikli sanatkâr, “Ihtimal ailece görüşmüyorduk, gelişigüzel çokça ahit geçirmiyorduk amma tığ sinema yerine tıpkısı aileyiz elhak. Öylesine benzeri aileyiz kim o benim kardeşim, ego onun ablası, meslektaşı, yoldaşıyım. Sinemamızla, mesleğimizle ait birbirimize verdiğimiz destek ve çabalar var. Tıpkı film biter, belki ikinci filmde tıpkısı sene bilahare, iki yıl bilahare karşılaşır, dün ayrılmışçasına birbirimizi kardeş kardeş kucaklardık.” ifadelerini kullandı.

“Deva’ın zorluğu zevk şartlarından geliyordu”

Senaryosunu Ahmet Soner’in yazdığı, yönetmenliğini Kutsi Gören’in üstlendiği, 1983 yapımı “Merhem” filminde yaşadıklarına dair ise Görüntü Koçyiğit, şunları kaydetti:

“Değme film cazibe şartları açısından ‘Ilaç’ kadar baskı değil bittabi ki. Tılsım’ın hava şartlarının zorluğu beğeni şartlarından geliyordu. Ağrı’dahi filmi çektik ve şita aylarıydı. Orada kışın kapanan yollar ve muhat küsurat insanlar ve onların başına gelen benzeri hikayeydi. Ben orada kerem memuru bir ebeyi canlandırıyordum. Tarık birlikte başı yerde olduğu amacıyla dağa kaçmış benzeri kişiyi canlandırıyordu. O filmde birlikte bir nice güç anlar yaşadık, donma tehlikesi geçirdik, takım kendisine bir anda sislerin ortamında kaldık.

Ego parmaklarımın donmaya başladığını hissettim, henüz filhakika parmaklarımı hissetmemeye başladım. (Tarık Cari) Çabukça karla benim ellerimi ovuşturdu. ‘Geçecek, geçecek’ dedi. Cümle birbirine yaklaşıyor ki kaybolmayalım diyerek. ‘Benzeri yabansılık var, ben elimi hissetmiyorum’ demeye başladım. Zira hepimiz muhtemelen hareketler yapıyorduk donmamak üzere. Bizi oraya getiren vasıtayı görmüyoruz, sesleniyoruz, sesimize cevap gelmiyor. Benzeri müddet sonra parmaklarım uyuşmaya başladı ve çabucacık yerden kar alıp, karla ellerimi ovdu kim hareketsiz merkez donmasın diye. Çokça beşeriyetçi aynı arkadaştı, çokça ilişik doluydu. Cenabıhak rahmet eylesin.”

Koçyiğit, Tarık Cari’ın Türk sinemasında haddinden fazla hususi yeteneklerden biri olduğunun altını çizerek şöyle konuştu:

“Önceden dediğim gibi, yaptığı mesleğin önemini, ciddiyetini, nedenlerini kavraması az buçuk zaman aldı. Çünkü o aynı dergide sadece fizik yerine, sunturlu aynı herif yerine seçildiği amacıyla sinemada düzlük aldı. Çekim üzere Antalya’ya gitmiştik ve Ertem Eğilmez idi yönetmenimiz. İlk hafta çok yağmurlu geçti, çekime çıkamadık. Amma Tarık’ın birlikte o sunulan günde orada olması gerekiyordu. O birlikte gelmedi. Benzeri dönem, iki dönüş, tabiatıyla yönetmen Ertem abi iyicene sinirlendi. ‘Daha ilk günden bu işi ciddiye almıyor, bundan insan olanaksız, bundan ayrımsız madde olmaz, istemiyorum. Onun yerine Kartal Tibet’i çağırın.’ dedi ve hakeza bire bir başlarken başlayamamış oldu. Ama dediğim kabil elan sonra lazım Ertem Eğilmez’in ve lazım sinemamızın ayrıksı ustalarının yardımıyla hem mesleğini hem meslekle ilişkin yapması gereken donanımı sağladı.”

Share: