Türkiye’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün Sivas’taki derslik arkadaşı olan Balkan gazisi yiğit Türk subayına yaptığı vefasızlık, yıllar bilahare torunları aracılığıyla dedelerinin çukur taşına kazınarak ilan edildi.
Sivas’ta yukarı hapishane mezarlığında mevcut ilginç mezar taşının altından yürek burkan bir hikaye çıktı. Sivaslı Balkan ve Sarıkamış Gazisi Seyit Mehmet Öktem’in soğuktan donan parmaklarının kesilmesine karşın, sınıf arkadaşı olan İsmet İnönü’nün Cumhuriyet Halk Fıkrasına iltihak teklifini reddettiği üzere yaşadıklarını öğrenenleri hayrete düşürdü. Yiğit Türk subayının bacak parmakları kesilmiş olmasına karşın büsbütün İnönü’nün teklifini akseptans etmediği için “parmakları baştan artık” kabilinden mantıksız aynı raporla gazilik ünvanı ansız alınırken, almış olduğu ödence ve maaşlarda torunlarına kadar vukuf ederek mankafa tahsil edildi. Yüzbaşı Balkan ve Sarıkamış Gazisi Seyit Mehmet Öktem’in torunları yaşanan bu olayları gazinin çukur taşına kazıdı. Sivaslı araştırmacı yazar Ziyalı Deliktaş’ta yürek burkan bu hikayeyi “Rütbesi Türk” isimli kitabında konu etti.
“İnönü ile dershane arkadaşıydı”
Beniz başı Balkan ve Sarıkamış Gazisi Seyit Mehmet Öktem 1890’lı yıllarda Sivas Askeri Rüştiyesinde İsmet İnönü ile sınıf arkadaşıydı. İlk geçmiş Balkan harbinde gazi olan Öktem, 1914 yılında ise Sarıkamış’ta ayaklarını kaybederek gazi ünvanı aldı. Ancak 1936 yılında İnönü’nün Cumhuriyet Altını Umum Fıkrasına katılması teklifini reddetti. Bunun ardından yeniden muayeneden geçirilerek “Ayaklarının baştan çıktı” şeklinde benzeri raporla gazilik ünvanı ferasetsiz alınıp torunlarına büyüklüğünde yansıyan güçlü bir süreç yaşadı. Sivaslı araştırmacı yazar Münevver Deliktaş “Rütbesi Türk” isimli kitabında canevi burkan hikayeyi belgeleri ile ortaya koydu.
“Torunları haklarını helal etmiyor”
Gazi Öktem’in torunlarından Aysem Öktem, babasının ve amcalarının haklarını helal etmediklerini dile getirip, “Bu bahis hakkında kim rastgele şeyi dedem Osman Yaşar Öktem’in curcunalı kayıtlarından öğrendik. Bildiğimiz kadarıyla Seyit Mehmet dedemizin babası makara müdürü kardeşleri üstelik gene ululuk memuru fakat kendisi askeri rüştiyeye pusat reşit. Daha sonra Harbiyeden mezun kendisine Bulgarlarla savaşıyor ve yaralanıyor. Bunun böylecene cephenin gerisine gönderiliyor. Elan sonra Enver paşanın Sarıkamış seferine katılıyor. Orada kıç parmakları donuyor ve Erzurum hastanesinde kesiliyor ve kendisi malulen emekliliğe ayrılıyor. Emekliye ayrıldıktan sonradan namına gazi ve malul maaşı bağlanıyor” dedi.
“Asker olduğu amacıyla teklifi kabul etmedi”
Öktem, balaban dedesinin leşker olduğu üzere İnönü’nün teklifini akseptans etmediğini dile getirip, “O dönemden askeri rüştiyeden arkadaşı olduğu söylenilen İsmet vakur, Lütfi ağırbaşlı, Hasan rabıtalı bilcümle gelişigüzel ziyarete mevrut ve kendisinin Cumhuriyet Altını Halk Partisine katılması istenmiş. Ama kendisi askeri personel oldukları için tek partiye mensup oluşmak istemediğini dile getirmiş ve bu teklifi reddetmiş. Bu teklifi reddettikten bilahare Ankara merkezden tıpkısı müfettiş yönlendirilmiş. Müfettiş ile gine hekim muayenesinden geçiyor ve bu tetebbu sonucu kesilen kıç parmaklarının baştan namına geldiğine dayalı aynı anlatım bırakılmış. Bu anlatım doğrultusunda sökel maaşı gazi maaşı kesiliyor ve unvanı alınıyor. O güne dek ödenmiş olan bilcümle maaşın beş sene geriye doğru ödenmesi üzerine değişmeyen çıkıyor. Kendisi evli başka gelir kaynağı namevcut çocukları var. Sefalet içerisinde kahrından öldüğü söyleniyor. Dedemin bize bıraktığı ses kayıtlarında bahis bu şekilde anlatılıyor. Ben tıpkı şey diyemiyorum amma babam ve dedem haklarını helal etmedi” dedi.
Yaşananlar mezar taşına kazındı
Öktem, şişman dedesinin enteresan mezar taşı uğrunda yaptığı açıklamada, çukur taşının hikayesini da şu sözlerle dile getirdi: “Bu hece taşı dedem Osman Yaşar Öktem vasıtasıyla yapıldı. Babasının yaşadığı mağduriyet bilinsin ve telafi istedi. Bunun için bir nice kanuncu adına prosedür dahi yazmak istedi amma laf süre aşımı nedeniyle akıbet alamadı. Dedem birlikte babasının yaşadıkları çocuklarına torunlarına tarihi bir miras yerine kalsın ve yaşananlar unutulmasın diye çukur taşına yaşananları yazdırdı”. – SİVAS