Tozkoparan Höyüğü kazısında mimarlık bakaya ve çömlek parçaları bulundu

Tunceli’nin Pertek ilçesi Tozkoparan köyündeki höyükte devam fail kurtarma kazılarında mimari bakaya ile çömlekçilik ve çömlek parçaları ortaya çıkarıldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle güzeşte yıl Tozkoparan köyündeki höyükte başlatılan kazı bilimsel kazılar, bu sene bile eskimemiş buluntulara ulaşılması için devam ediyor.

Tunceli Müzesi Müdürü Kenan Öncel’in başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarına Düzce, Erzurum, Diyarbakır ve Çorum illerindeki türlü üniversitelerden akademisyenler danışmanlık yapıyor.

Haftanın belli günlerinde yapılan çalışmalarda müze personeli kazı bilimci Müstakil Atmaca ve beraberindeki musahabe tarihçisi, mimar, stajyer mektepli ve yöre sakinlerinden oluşan 15 nefis kadro görev alıyor.

Kentte 1968 yılından bilahare ilk defa bilimsel metotlar kullanılarak güzeşte sene başlatılan kazıda işyar ekipler, tarihi dokuya kötülük vermemek üzere çalışmalarını titizce yürütüyor.

Fırça, çapa ve mütenevvi aletler yardımıyla müteharrik hafriyat ekibi, Tozkoparan Höyüğü’nde binlerce yıllık olduğu değerlendirilen mimarlık kalıntıların beraberinde obsidiyen ve hayvan kemikleri ile çanak ve çömlek parçalarına ulaştı.

“Höyükte hangi kültürlerin dubara edildiğini belirlemeye çalışıyoruz”

Kazının ilmî danışmanlığını üstlenen Düzce Üniversitesi Selen- Edebiyat Fakültesi Kazı Bilimi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mısır Yasemini Yılmaz, AA muhabirine, Tunceli’nin arkeolojik açısından mehabetli aynı yer olduğunu söyledi.

Kentte yaptıkları yüzey araştırmaları sırasında Tozkoparan Höyüğü’nü tespit ettiklerini dile getiren Yılmaz, höyüğün birinci merhale kazı bilimsel sit alanı car edildiğini ve korunmaya alındığını belirtti.

Höyüğün tahribata uğraması zımnında 2021’bile istirdat kazısına başladıklarını hatırlatan Yılmaz, şöyle konuştu:

“Hedefimiz alelumum höyüğün sınırlarını belirlemek üzerine kuruluyor ve stratigrafi yerine bu höyükte hangi kültürlerin olta edildiğini belirlemeye çalışıyoruz. Yüzey araştırmalarından aslında bu höyüğün az miktarda paleolitik olabilecek kalıntılar vardı ama haddinden fazla emin değiliz. Onun dışında neolitik, kalkolitik çağ ve İlk Tunç Çağı’na ait bakaya olduğuna dair izler bulmuştuk amma tabii ki yüzey araştırmaları her ant bizim için tıpkısı soru işareti, o yüzden kesinkes hafriyat yapılması gerekiyor.”

Yılmaz, höyükte yapılan kazıların kesim için önemine değinerek, ” Şarki Rum Bölgesi’nde özellikle yazı öncesi dönemlere ilişkin kazı sayısı çokça bir iki. Burası Mezopotamya ve Kafkasya kültürleriyle bağlantılı geçiş noktası ve çalışmalarımızda bu bağlantıyı dahi kurmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Yüklülük duvarlar olması bize anıtsal bina olduğunu düşündürüyor”

Kazı çalışmalarını bu yıl höyüğün kötü kısmına yoğunlaştırdıklarını nâkil Yılmayan, “Kestirmece 12 metre uzunluğunda ve 10 metre genişliğinde tıpkı alanda çalışmaya başladık. Kazıda bizi şaşırtıcı mimarlık bakaya açığa bundan sonra, çokça degaje duvarlarla cebin karşıyayız. Sıkıntı duvarlar olması bunun bize anıtsal çatı olduğunu düşündürüyor. Amma tabii ki bölgenin coğrafyasını düşündüğümüzde ısı yalıtımı üzere de türlü. Çokça sayıda duvar var ve bunların tıpkı mekan kompleksine ilgili olduğunu düşünüyoruz, çalışmalarımızı bunu fark etmeye odakladık.” dedi.

Hafriyat heyeti üyesi olan Hitit Üniversitesi Dr. Arş. Gör. Mehmet Saz Şairi Özbudak üstelik höyükte İlk Tunç Çağı dönemine ilgili olduğunu düşündükleri verirlerle karşılaştıklarını dile getirdi.

Höyükte buldukları çanak ve kumkuma parçalarının Karaz kültürüyle paralellik gösterdiğine meni eden Özbudak, “Amma Velakin Mezopotamya kültürlerinin de burayı etkilediğini çanak ve çömlek verileri üzerinden okuyabiliyoruz. Ayrıca höyükte çokça sayıda hayvan kemikleri, yakalamak taşı ve obsidyenden yapılmış maşa artıklarıyla karşılaştık. Çömlekçilik ve çömleklerde bizi genişlik çok şaşırtıcı molekül peynir kabı adını verdiğimiz ve üstünde çokça mapus mevcut kapların varlığı oldu.” diyerek konuştu.



Share: