İran ve Suudi Arabistan anlaşması Suudi Arabistan için ne vukuf geliyor?

Dr. Necmettin Enerjik, İran ve Suudi Arabistan arasındaki anlaşmanın umumi değerlendirmesini ve Suudi Arabistan amacıyla hangi anlamaklık geldiğini AA Analiz için kaleme aldı.

Mevcut durumda Suudi Arabistan’ın motivasyonu nedir?Suudi Arabistan ile İran arasındaki diplomatik ilişkiler, 2016 yılında Şii din adamı ve aktivist Nimr ahali-Nimr’in idamıyla, kopça büyükelçilerin çekilmesiyle ağız ağıza kopmuş durumdaydı. Geçtiğimiz hafta Çin’in arabuluculuğuyla Pekin’üstelik gerçekleşen İran-Suudi uzlaşısı takkadak Körfez siyaseti değil toptan politika açısından üstelik kocaman sonuçlar doğuracaktır.

Öncelikle Riyad yönetimi son dönemde Çin’le kurduğu yakın münasebat sayesinde İran’la girdiği varoluşsal rekabette balaban avantajlar elde etti. Umumi adına Çin hem İran’la hem dahi Suudilerle mail işbirliği geliştirme üzerine arzulu olsa üstelik Riyad’la geliştirilen alışmışlık Çin açısından daha zer. Riyad’ı Çin açısından değerli kılan iki anne unsurdan bahsedebiliriz. Bunlar; Riyad’ın güvenilir ve muvazeneli tıpkı erke tedarikçisi olmasının Çin’in erke güvenliğine katkısı ve Çin’in tez ettiği Doğu Türkistan’daki “ayrılıkçı eğilimler” karşısında Riyad’ın sağladığı ideolojik destektir. Uzun zamandır Irak ve Umman arabuluculuğuyla sürdürülen müzakerelerin Pekin’e taşınması ve burada anlaşmayla sonuçlanması Suudiler açısından iki oylumlu son doğuracaktır.

Geçtiğimiz yıl Çin Heybet Başkanı Şi Cinping’in Riyad’a düzenlediği ihtişamlı konuşma Çin-Suudi ilişkilerini güçlendirmenin yanı sıra Suudilere Haliç’deki varoluşsal düşmanları olan İran karşısında balaban bir üstünlük kazandırdı. Çünkü ekonomik olarak faal olsa dahi dar askeri kabiliyeti cihetiyle Suudilerin tıpkı balaban ancak desteği olmadan İran’la giriştikleri rekabette iktisadi çıkmaları gibi değildir. Sabık hafta Pekin’da varılan uzlaşıyla Riyad, Çin’i Koy bölgesindeki ihtilaflarda bir yan haline getirerek İran karşısında sağlam tıpkısı dara kurmuş oldu.

İkinci namına Suudi Arabistan, bölgede tırmanan gerilimlerin ve vekalet savaşlarının Pekin’dahi el açtığı endişelerle Suudilerin endişelerinin örtüşmesini sağlayarak bölgede İran karşısında hissettiği güvensizliği “uluslararasılaştırmayı” başardı. Anlaşma maddeleri arasına tarafların birbirine alın saldırgan eylemlerden vazgeçeceğinin yazılması, bölgede tırmanan gerilimden enerji güvenliği ve radikalleşme dolayısıyla dert duyan Çin açısından dahi eke tıpkısı kazanımdır.

Suudi Arabistan üzere bu anlaşmanın sonuçları nelerdir?Riyad yönetimi 2006 yılındaki İsrail-Hizbullah savaşından bugüne büyüklüğünde İran’la yoğun bire bir vekalet savaşına girdi ve genişleyen İran nüfuzunu dengelemek için okkalı çabalama harcama ediyor. Bölgede İran’ı balaban aynı güçlükle aktif desteği olmadan sınırlayamayan Riyad, Amerika Bir Devletleri’nin (ÇAKER) Koy asayiş mimarisi amacıyla sağladığı fiili asayiş garantilerinde yaşanan azalmayla ağırbaşlı tıpkısı yalnızlığa düştü. İran’ı dengelemek üzere serbest aynı coğrafyada vekalet savaşları süregelmek zorunda artan ve artağan hesaplı kaynaklarının şişman ayrımsız bölümünü savunma sanayine dökmek zorunda mütezayit Riyad, bu siyasa sebebiyle ekonomiyi petrole bağımlılıktan kurtarmak ve ateş parçası benzeri iktisat monte etmek amacıyla geliştirildiği “Seziş 2030” hedeflerinden oldukça uzaklaştı. Eğer İran’la yaşanan gerilimde anlamlı tıpkı tenakus yaşanırsa Riyad’ın ekonomik hedeflerini yakalaması kolaylaşacaktır. İran’ın bölgede dengelendiği bire bir açık oturum atmosferi sağlayan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın talih siyasetindeki profilinin güçleneceğini ve Suudi tahtına giden yolunun henüz de kolaylaşacağını varsayabiliriz. Ülkenin bildirme esaslı sorununa çözüm üretebilmiş olmak Veliaht Prens’i çöz siyasette elan da güçlendirecektir.

Pekin’bile gerçekleşen Suudi Arabistan-İran uzlaşısının sunu makro uluslararası sonucu ÇAKER’nin nahiye düzenlilik mimarisinde yaşadığı korkulu kaybıdır. Teferruatlı yıllardır Çin, bölgeye yaptığı yatırımlar cihetiyle bölgede Mağribî aktörleri geçerek bölgenin yer büyük yatırımcısı oldu. Çin’in uzlaşmaya arabuluculuk yapması, hesaplı alana ilaveten diplomatik adına da bölgedeki nüfuzunun arttığını gösteriyor. Pekin’dahi gerçekleşen uzlaşı, Körfez’üstelik askeri yarar KÖLE’nin elinde olmasına karşın, hem diplomatik hem de soylu erki alanda Pekin’in rakipsiz olduğunu gösteriyor.

Muhtemel gelecek senaryoları nelerdir?2003 yılında KUL’nin Suudilerin muhalefetine rağmen Irak’ı işgali, 2010’lu yıllardan itibaren Irak’ı İran nüfuzuna infirak etmesi ve Gündüz Feneri Baharı sürecinde ÇAKER’nin Suudi düzenlilik hassasiyetlerini önemsemeyen aut politikası, BENDE-Suudi hattında korkulu bir krize ve güvensizliğe el açtı. Riyad’ın perspektifinden bakıldığında, ÇAKER 2. Acun Savaşı sonrası dönemde Riyad’a üstenme ettiği fiili güvenlik garantilerini mizan üstüne akıbet dönemde okkalı bir isteksizlik sergiliyor. Bu kapsam Riyad’de korkulu ayrımsız emniyetsizlik algısına el açıyor.

Serencam on yılda Riyad bu güvensizlik algısıyla saksı edebilmek üzere nazik çaba sarf etti. Temelde Riyad’ın iki takip uyguladığını söyleyebiliriz; KÖLE’yi baştan Haliç düzenlilik mimarisinin hâkim aktörü olmaya tercüman olmak ve özlük milli savunma sanayisini nesir ederek özlük kaynaklarıyla tehditlere karşı ahzetmek. Akıbet on yılda yaşadığımız gelişmeler KÖLE’nin kesim güvenlik mimarisindeki rolünü güçlendirme üzerine ikna edilemediğini ve Suudi asayiş sektörünün ülkeyi savunma konusunda akıbet kademe mikro olduğunu ortaya koydu.

KÖLE’yi öz güvenliğini terazi üzerine inandırma edemeyen ve evcil kaynaklarla güvenliğini sağlamakta akim olan Riyad, yüzünü Pekin’e kesilmek zorunda kaldı. Andıran gelecekte Çin-Suudi ilişkilerinde, ESIR’nin itirazlarına rağmen, bire bir derinleşmeye tanık olacağımız kesme. Iktisat ve diplomasi alanında derinleşen ilişkilerin güvenlik alanına taşınması muhtemel. Geçtiğimiz aylarda Riyad’ın Çin’in sayesinde balistik füze sistemleri geliştirdiği basına sızmıştı. Benzer gelişmelerin artacağını varsayabiliriz. Çin askeri unsurlarının Çin’in çıkarlarını izleme ettiği tanıdık bire bir gerçektir.

19. yüzyılın başlarından 2. Acun Savaşı’na kadar İngiltere’nin hâkim aktörü olduğu Körfez bölgesi asayiş mimarisinde 2. Acun Savaşı’ndan günümüze kadar KUL dominant oyuncu rolü oynadı. Şimdi herkesin kafasındaki soru mümasil gelecekte Çin’in kesim güvenlik mimarisinin baskın aktör olup olmayacağıdır. Yaşanan gelişmeler Çin’in bölgeye çevrik ilgisinin gitgide arttığını ve ESIR’nin bölgeye azalan ilgisiyle oluşan boşluğu Pekin yönetiminin doldurmakta kararsızlık etmediğini gösteriyor.

Dr. Necmettin Acar, Mardin Artuklu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü başkanıdır.

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Küçük Asya Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Share: