Tokat gündem: Kılıçdaroğlu, Tokat’ta: “Bizim Milliyetçiliğimiz Onlara Benzemez. Hiçbir Hâkim Pahal Karşısında Eğilmeyiz”

Bilim: TAMER ARDA ERŞİN – Müşteri: KEMAL SEVİNDİRİCİ

CHP Genel Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, Tokat’ta; ” Türkiye’nin bu kaostan çıkması lazım. Türkiye buradan çıkmazsa büyüyemez. Türkiye meze sahibi olmaz. Ulusalcılık aha budur… Bizim şeş okumuzdan birisi milliyetçiliktir. Bizim milliyetçiliğimiz onlara benzemez. Bizim milliyetçiliğimizi hıfzetmek istiyorlarsa, tarihe bakacaklar. Merhum Ecevit, bizim milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na yazmıştır. Tek egemen kırıcı karşısında eğilmeyiz tığ. Bizi eleştirebilirsiniz. Ama vatan sevgisi, simge sevgisi; nasyonalizm. Bunu tartıştırmayız… Bunların yaptığı ulusalcılık değil… Bunun dahi cümle vasıtasıyla bilinmesi lazım” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tokat’ta; sivil sosyete kuruluşu temsilcileri, muhtarlar ve tatmin önderleri ile aynı araya geldi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“YURT BİZİM MEMLEKETİMİZ: Gelişigüzel birimiz; bu ülkeyi yurt eden, bu ülkede yaşamak isteyen her birimiz ülkenin geleceğinden gaile duyuyoruz. Hangi olacak diyoruz, bu memleketin boş diye niteleyerek. Temas birimize yük düşüyor. Bana da kalın düşüyor, sokaktaki vatandaşa dahi baskı düşüyor. Tatmin önderine birlikte sivil topluluk kuruluşunun başkanına bile tecim, uran, esnaf odasının başkanları birlikte tıpkı kaygıyı taşıyor. Onların da sorumlulukları var. Ülke bizim memleketimiz ve biz bu sorunları bir şekliyle fora etmek zorundayız. Sorunları halletmek, derinleşmeden fora etmek çok daha domuzuna. Sorunların hal adresi elbette kim sandık olacaktır. Yani gideceğiz sandıkta, böylecene fikir kullanacağız. Bu söve zarfında seçkin birimizin sorumluluğu var. Bu sorumluluğun gereğini namına getirdiğimiz sürece ülkemiz bütün sorunlarını çözebilir. Kadim aynı kentteyiz. 6 bin yıllık doğru benzeri tarihi var Tokat’ın. Olağanüstü güzellikleri var Tokat’ın. 14 devletin ve 5 beyliğin yaşayıp, ferman kurduğu ayrımsız kentteyiz. Bu kentin değerini, önemini hepimiz biliyoruz. Sonuçta siyaset kurumu her bir ilin özelliklerini, güzelliğini, sorunlarını ele alarak, halletmek zorundadır. Sorunları çözdüğümüz devir o ülkenin sokaklarında, caddelerinde, parklarında yaşayış içinde gezen insanlar bulursunuz. İnsanlar ati kaygısı taşımaz. Tokat kabil güzelliğin olduğu kentte insanlar ne amacıyla kaygılansınlar? Kaygılarını yürümek zorundadırlar. Asuman Medrese’niz, Mualla Ağırbaşlı Cami ve hamamımız var. Taş Konak, Deveciler Hanı, Saat Kulesi, Ahşap Mevlevihanesi ve Tokat Kalesi var. Halk sanatlarınızın birlikte haddinden fazla geliştiğini biliyorum. Tokat’ın yazmacılığını, ahşap oymacılığını bilmeyen bulunmayan. Tokat dünyaya imza atan kentlerimizden birisidir. Atatürk, 26-27 Haziran 1919’dan çekmek üzere eksiksiz 6 yol milli halas savaşı ve sonrasında Tokat’a mevrut, Tokatlılarla kucaklaşmış. Tokatlıların desteğini almış. Bu açından sonuç basamak mehabetli.

Bu kadar tarihî derinliği olan tıpkı kentte hangi var? Tokat’ta ne sorunlar var. Tokat öncelikle kafile veren bir kentimiz. İnsanlar Tokat’ta hisse senedi bulamadıkları üzere büyük kentlere gidiyorlar, balaban kentlerin varoşlarında, acep aksiyon bulabilir miyim diyerek, minimal ücretle üstelik olsa, sigortalı hisse senedi tedarik etmek istiyorlar. Nedeniyle kırsalda üstelik kentin zarfında bile birlikte inhilal var. 2007’üstelik 620 bin 722 olan nüfus, 2021’üstelik 602 bin 567’ye düşmüş. Inhisar fabrikası vardı, aynı markaydı, Tokat sigarası ayrımsız markaydı, sizin markanızdı, güzeldi. Orayı kapattılar. Şeker fabrikası vardı, binlerce çalışanı vardı bu iki fabrikada dahi. Ora dahi özelleştirildi ve orası bile bire bir apayrı şekliyle üretimin ilişkin yapıldığı merkeze dönüştü. Tığ 34 yıl sonraları Türkiye şeker hastalığı ithal eylemek zorunda kaldı. Bu kadar şeker hastalığı fabrikamız, şeker hastalığı pancarı üreten çiftçimiz var. Ama pancar ürettirmediler, fabrikaları özelleştirdiler. Türkiye 34 sene bilahare şeker hastalığı ithal geçmek zorunda kaldı.

İŞSİZLİK ORANI, YÜZDE 50’YE YAKLAŞIYOR: İşsizlik temas yerde olduğu gibi Tokat’ta üstelik var. Son 18 ayda aylakçılık ödeneği üzere başvuran Tokatlı sayısı 11 bin 129 kişi. İşi olduğu halde işinden ergin. İşsizlik sigortasından para almaya çalışıyor. 18-24 yaş arası başıboşluk oranı yüzdelik 41,5. Neredeyse yüzde 50’ye yaklaşıyor. İŞKUR’a mukayyet atıl sayısı ise 28 bini aşmış durumda. Tarihin size verdiği oylumlu değerler var. Bunların dahi yeteri büyüklüğünde tanıtıldığı kanısında değilim. Yerel sığır sayısı 2002’de 137 binken, 2021 sonu itibariyle 137 binden 26 bine düşmüş durumda. Kanatlı efsanevi sayısındaki düşüş elan dramatik. 440 binden 198 bine düşmüş durumda. kusursuz benzeri kültür merkezinin üstelik olmadığı, toplantı salonlarının yeteri kadar olmadığı de tıpkısı başka hamur. Ekincilik alanları var. Yeteri kadar sulanmıyor. Verilen sözler var, yeteri büyüklüğünde tutulmuyor. Zımnında böyle sorunlarımız var.

BÜROKRASİNİN GÖRDÜĞÜNÜ, SİYASET KURUMU GÖRMEMİŞ: İster ayrımsız köyü karşı, lüzum tıpkı kasabayı, icap bir ili, icap Türkiye’yi alın. Sorunların çözülmesi amacıyla siyasal iktidarın sorunları çözmeye değişmeyen vermesi geçişsiz. Eğer siyasi nüfuz sorunları çözmeye karar veriyorsa, bunun bürokratik madun yapısı hemen hazırlanır ve sorunlar çözülür. Tokat iline bakalım. Tokat’ta acep sorunların çözümü için bürokratik altyapı oluşmuş mu? Bürokratlar mukteza çalışmaları yapmışlar mı? Olur, yapmışlar. Tokat ili turizm envanteri ve geliştirme planı mamul. Ne ahit biliyor musunuz? 1993 yılında. Amma sayfası bile açılmamış. Bürokrasi bilcümle altyapıyı oluşturmuş, amma kimse ya şu sorunu çözelim diyerek düğmeye basmamış. Bürokrasinin gördüğünü yöntem kurumu görmemiş. Yeşil Irmak Nahiye Hareket Projesi Lehçe Iş Anne Planı. Düşünebiliyor musunuz? Yeşil Irmak havzasını da düzenleyen çekim mücehhez. Ne zaman? 2006 yılında. Ki? Devlet Planlama Teşkilatı hazırlamış. Olur gereği işlenmiş mı? Raporun sayfası da açılmamış. Tozlu raflarda bekliyor. Tokat ili sürdürülebilir turizm stratejisi eylem planı. Hangi zaman hazırlanmış? 2012’birlikte. Tık da namevcut.  2014’te turizm ivedili gösteri planı, Tokat ili sektörel eylem planı. Hep bunların bütünü hazırlanmış, ama yapılmamış.

SEÇKIN BİRİMİZ AYRIYIZ AMMA ALTI PARTİ KUCAKLAŞABİLİYORUZ: Ne yapmamız lazım? Şeş önder aynı aradayız. Gelişigüzel birimiz ayrı partiyiz, değme birimizin programı var, gelişigüzel birimiz Türkiye’nin sorunlarını çözmek istiyoruz, akıllıca. Amma Türkiye’yi ortamında bulunduğu bu tablodan şeş reis çakmak istiyoruz. Daha aydın, rahat Türkiye olsun diye savaşım ediyoruz. Sosyete kutuplaştırıldı, uğraş değer ayla geldik. Az Daha birbirimize selam veremez hale geldik. Türkiye’yi bu kutuplu ortamdan bir anda çıkarabilmemiz lazım. Altı tümen, seçme birimiz ayrıyız amma altı tümen kucaklaşabiliyoruz. Bire Bir araya gelebiliyor, oturup konuşabiliyoruz. Türkiye’nin dertlerini dile getirebiliyor, çare bittabi peki diyerek çalışabiliyoruz. Uğraşıyoruz, himmet veriyoruz.

AĞLAMAYA HAKKINIZ YOK O ZAMAN: Çiftçilerin sorunu var mı? Olur var. Bura ekincilik kenti mi? Ciddi tıpkısı ekincilik kenti. Lacerem olması lazım? Şayet çiftçiyi toprağa küstürürseniz, maraba ekmez arkadaşlar. Fellah ektiği ürünün karşılığını almazsa ekmez, kötülük porte. Eğer çiftçiye siz pahalı motorin verirseniz hangi yapacak bu rençper? İlacı, mazotu, fidesi, tohumu, gübresi pahalı olursa hangi yapacak bu rençper? Elbet geçinecek bu çiftçi? Siz çiftçiyi desteklemezseniz, kanunun öngördüğü desteği vermezseniz. Kanun diyor. Ekincilik Kanunu’nun 21’inci özellik. Çiftçiye seçme yıl milli gelirin yüzde 1’i kadar destek verilir. Bu yıl birçok lira bindi vermesi geçişsiz? 134 milyar lira destek vermesi geçişsiz. 34 bilyon liralık da destek verilmedi şu temel kadar. O ahit dikici kardeşlerim soracak, evet TBMM kanun çıkarmış. Bana bindi vermesi geçişsiz. Bile 134 milyar teklik vermesi lazım. Nerede bu para? Neden vermiyorsunuz bu parayı? Şayet sen bana adalet ettiğim parayı vermiyorsan, kusura dikiz ben dahi sana düşünce vermeyeceğim demesi geçişsiz. Şayet hak ettiği parayı vermiyorsun, ben gine sana oy vermeye devam edeceğim dersen; kimse kusura bakmasın ağlamaya hakkınız namevcut o devir. Bakın bu kadar açıkça konuşuyorum. Türkiye’da kamplaşmanın dışına geçmek için siyaset kurumunun yasaların verdiği görevi hesabına getirmesi üzere, sizin oyunuz çokça değerlidir. Altın kabil kıymetlidir oyunuz. Ama oyunuzu verirken vicdanınızın sesini dinleyin.

HERKES HANGI EKTİĞİNİ BİLECEK: Yine bir şekilde, çiftçiye taban denk, her yıl muhtemel. Aman taban denk hangi oldu? Gündöndü, yaptılar, taban eşit açıkladılar. Ne oldu? Kamera namevcut. Almıyorlar. Almayınca götürüyor tüccara harcamak zorunda kalıyor. Bu uygulamadan bile caymak geçişsiz. Bölge bazlı planlama tahsis etmek lazım. Nerede hayvancılık olacak, nerede buğday ekilecek, nerede düğü ekilecek, nerede şeker hastalığı pancarı ekilecek. Neyi ekiyorsanız, havza bazlı planlama yapacaksınız. Sistem ne ektiğini bilecek. Artı, tümce kaçtan sattığını bile bilecek. Eğer o fiyatın altına düşerse, devletin alım garantisi yapacağını da bilecek. Nedeniyle hiçbir çiftçinin engel etmediği aynı modeli bildirmek zorundayız. Nedir formülü? Çağırırsın tarım odaları birliği başkanını. Kardeşim şu arazide şunu ektim, bunun maliyeti nedir? Gübresi, işçiliği, ilacı, akarsu almışsanız, traktör kullanmışsanız mahsus. Maliyeti bulursunuz. Maliyeti alırsınız üstüne akla yatkın kar eşittir taban bedel tamam. Dolayısıyla Türkiye çöllük ve siyasal tartışmanın de dışına çıkmış olur.

NE FAİZİ, DOĞRUSU BATIRMIŞSIN: Çiftçiye itimat veriyorlar, nema da var. ya rençper elhak güçlükle geçiniyor. Ektiği ürünün karşılığını zor bela alıyor. Bu konuda değişmeyen aldık. Çiftçinin Tanrı felek paha dahi erk olursak, Ulus İttifakı iktidar olursa, çiftçilerin bankalardan ve Ekincilik Yüreklilik Kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini önce bir hafta içre sileceğiz. Hangi faizi ya? Doğrusu batırmışsın. Tıpkı şekilde esnafın bile esnaf rejim kooperatifinden, bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz.

MİLYONLARCA ESNAF VAR, SAHİBİ YOK: Esnaf zaman derdini nereye anlatacak? Milyonlarca esnaf var, sahibi namevcut. Cenabıhak yıldız ederse Esnaf Bakanlığı kuracağız. Derdini anlatacağı benzeri yer olsun on paralık değilse esnafım. TARSİM diyerek bire bir uygulama var. Tarım sigortaları. Türkiye gerçeğinden o kadar ırak kim. Afete uğrayan çiftçinin zararının karşılığını alamıyor. Sıkıntıya giriyor. TARSİM’i yeniden düzenlememiz geçişsiz.

HANGI BÜYÜKLÜĞÜNDE HADDINDEN FAZLA EZİYET ETTİRİRSEN OYU ARTIYOR. OTURUN DÜŞÜNÜN: KIMI VAKIT gazetelerden okuyoruz. Çiftçinin traktörü, ineği, hayvanı haczedildi. Efendim tarım aletleri haczedildi. Bunu birlikte kaldıracağız. Bir yasa çıkaracağız, bulunmayan kardeşim hangi traktörü… Çiftçinin traktörünü haczedersen borcunu bittabi ödeyecek? Bu uygulamayı da baştan düzenleyeceğiz. Ayrıca çiftçilere kırmızı süt vereceğiz. ÖTV ve KDV’siz süt vereceğiz. Fena Hâlde aynı yata biniyorsunuz, afiyet çatıyorsunuz. Ege’de adaları geziyorsunuz. Keyfiniz durumunda. Elinizde viski bardağı ile fena hâlde fena hâlde geziyorsunuz, size ÖTV ve KDV’siz süt veriyorlar. E dikici. Sabahın köründe tarlaya gidecek. Ona hem KDV, hem ÖTV’li süt veriyorsun, bu haksızlık değil mi? Birisi eğleniyor, ötekisi üretiyor. Birisi cebin teri dökmüyor, öbürü alın teri döküyor… Siz çiftçiye ÖTV ve KDV’siz mazot vermek zorundasınız. Bütün Avrupa yapıyor ama biz yapmıyoruz? Hastalık, lacerem olsa bu rençper bana görüş veriyor kardeşim, bırak KDV’li üstelik ÖTV’li üstelik olsun. Dediklerinde haklılar mı? Haklılar. Hangi kadar haddinden fazla denge yüklersen adamın oyu artıyor. Ne kadar çok eziyet ettirirsen oyu artıyor. Oturun düşünün. Sizin hakkınızı savunuyorum. Sizin karşı terinizi savunuyorum.

ELİMİ MARKAJCI NAMEVCUT, YAPACAĞIM: Şanlıurfalılara söyledim… ‘Bakın, büyükşehir şehremaneti başkanlığını bize verin, Şanlıurfa’bile çiftçilerin elektriğinin tamamını sudan ucuz vereceğim.’ Peki, aynen öyle söyledim. Yapılır mı, peki yapılır. 2,5 milyon dönüm acımasız yerey var. Allah’ın güneşi sudan ucuz. İthal etmiyorsun haricen. Dolar ödemiyorsun, euro ödemiyorsun, meccani. Hangi yapacaksın, güneş panelleri yapacaksın, gün enerjisi sistemi. Bu kadar kıytırık. Yapacaksın, elektriği üreteceksin. Maraba algı kullanacak, meccanen. Kooperatif haline getireceğiz. Sıfır faizli yüreklilik var arkadaşlar, dünya veriyor ya. Sıfır faizli kredi. Devir panelleri yapın diye niteleyerek. Yapacağız, göreceksiniz. Tığ tıpkı belediyemizde başlattık. Oranın açılışına üstelik gideceğim. Ben bunu söylediğimde ‘Vay siz bunu yapabilir misiniz, eliniziz tutan mı var?’ Elimi tutan yok ama yapacağım, tek kimse endişe etmesin. Görecekler yapacağım bunu…

TÜRKİYE’NİN YENİDEN İNŞA EDİLMESİ LAZIM: Türkiye’nin yeniden düz yazı edilmesi lazım. Bozulan yapının yeniden düzenlenmesi geçişsiz. Benzeri şevket değim ve adaletle yönetilir. Bire Bir devletin yapılanmasında liyakat yoksa, yani işi ehline tasdik etmemişseniz o devlette çürüme başlar. İşi ehline konfirmasyon ettiğiniz ant izzet mekanizması ferah çalışır. Söz Gelişi Tarz Bankası’nın başına ayrımsız doktoru getiremezsiniz, tıpkısı ameliyathaneye tıpkı veterineri yahut benzeri eczacıyı sokamazsınız.  Eczacı onu yapamaz, o aksiyon ayrı. Bir görev dağılımı vardır. Hepimiz ayrı alanlarda terbiye alıyor. Ego üniversiteyi bitirdim, efendim sen çokça ferah tarımla uğraşırsın, gel şu buğdayı ek. Ekemem, onu tohum olan çiftçidir. Onu bilemem… Herhangi Bir birimizin işi ayrı. Azamet dediğimiz budur.

ÇÜRÜMENİN İÇİNDEYİZ: Bugün üzülerek tabir edeyim, çürümenin içindeyiz. Sefirikebir atıyorsunuz, büyükelçinin önemi hangi? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni katakulli ölçü. Arabasında Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağını taşır. Üç birey Türkiye Cumhuriyeti bayrağını taşır arabasında. Cumhurbaşkanı, ilbay ve sefirikebir. Başbakan, bakanlar, diğerleri tığ arabamızda Türkiye Cumhuriyeti bayrağı taşıyamayız. Çünkü tığ devleti baziçe etmiyoruz. Devleti bunlar baziçe ederler. Şayet algı kayran birisini büyükelçi atarsanız, o devlette çürümez başlar. Vergi alan birisi bizi kumar edemez. Ego bu konuda hassasım. Ama sizin de alıngan olmanız geçişsiz. Bayrak elden benim bayrağım, vatan yemeden içmeden benim vatanım değil hepimizin bayrağı, vatanı. Idrak alandan gayrimümkün altın arkadaşlar.

İKTİDARLAR DEĞİŞİRLER AMMA DEVLETTE LİYAKAT DEĞİŞMEZ: Liyakatin önemi şudur, liyakat ayrımsız kişinin bir yere türe ettiği sürece gelmesi demektir. Birisinin torpili ile değil emeğiyle oraya gelirse o zaman liyakat vardır o devlette diyerek. Politik iktidarlar değişirler ama devlette değim kesin. Devletin temelini değim ve doğruluk oluşturur. Buradan uzaklaştığınız devir mehabet dediğimiz kurumda çürüme başlar. Liyakatin olduğu yerde yöntemsizlik ve rüşvet imkânsız. Değim yoksa hep çalmaya başlar. Hep malı götürmeye başlar. Devleti soyulacak açar olarak görmeye başlarlar.

Ben gittim ESIR’dahi gökdelenin önünde durdum. Bu gökdelene mal gönderiyorsun, oğlun para gönderiyor, kızın orada gökdelenin yapıyor. Soruyoruz. Ki verdi bu parayı? Belirsiz. Nereden öğreniyoruz. ABD şeffaf aynı şevket. Kim mülk göndermişse, dürü namına, onu kaynak bakanlığı kendi genel ağ sitesinden yayınlıyor. Biz oradan öğreniyoruz. Altın arkadaşlarım giden servet sizin paranız. Sizler alacak veriyorsunuz… Ödediğiniz vergilerin vatandaşa bakım yerine dönmesi geçişsiz. Birilerinin cebi dolmaması lazım.

ZARAR IKA İHTİMALLERİ BULUNMAYAN: Bu kuintet çete var evet. Dirimlik garantisi, dolar garantisi veriyorlar. Beis etme ihtimalleri bulunmayan. Da o büyüklüğünde yarar sağlıyorlar ki. 1 lira işi 5 liraya yapıyorlar. 1 dolarlık işi 5 dolara yapıyorlar, katiyen engel etmiyorlar. Dolar almışsa KUL’deki enflasyonu, Euro almışsa Almanya’daki enflasyonu de getirip bu milletin sırtına yıkıyorlar. Bu kentet çete saltanatına da Tanrı felek ederse akıbet vereceğiz. Bu milletin cebin teri birilerine verilmeyecek.

KATMA AYAR FAZILETKÂR ÜRÜN ÜRETMEYEN BİR TÜRKİYE’NİN DÜNYADA SARAKA SAHİBİ OLMA ŞANSI YOK: Ekleme değeri faziletkâr yayin üretemeyen tıpkı Türkiye’nin dünyada kortej sahibi olma şansı yoktur. Mülhak değeri faziletli nişane hatırlamak zorundayız. Yani teknolojiyi büyültmek zorundayız. İnsan oğlu tekerleği 1 milyon yılda keşfetmiş. Şimdi seçme sanayide şırakkadak aşkın icat var. Bana diyorlar ya ‘Vay sen KUL’ye sebep gittin’. Dünyanın benzeri numaralı üniversitesine gittik. Bilimi, teknolojiyi gördük. Haber insanlarını gördük. Milimetrenin milyonda birini çözümleme fail insanlar gördük. Türkiye bunun neresinde? Türkiye’nin üniversiteleri hangi halde? Eğer üniversite bilgi üretemezse Türkiye büyüyemez. 21. çağ vukuf ve uygulayım bilimi yüzyılıdır. Bilgi ve teknolojide büyümezseniz, Türkiye sınıfta kalır. Denk, hepiniz cep telefonu kullanıyorsunuz. Kimin bunlar? Haricen geliyor. Bu ne demektir, mülhak değeri faziletli olan ülkelerin pazarı atılmak demektir. Onlar üretirler, biz yalnız tüketiriz. Niçin biz üretmiyoruz?

İngiltere vatandaşlığı kabul etmek üzere araç hangi biliyor musunuz? Dünyanın bildirme yetişkin 50’li üniversitesinden ki mezunsa gel sana vatandaşlık vereceğim diyor. Büyümüş kayırıcı gücü. Almanya, icra vekili çıkıyor monitör ekranlarına. ‘Dünyanın neresinde olursa olsun, bilimden, teknolojiden insanlar varsa eş vatandaş yapacağım’ diyor. Tığ… İster metal baronu ol, lüzumlu etkisiz ol, ister okuma çeper bilme, ne olursan ol 400 bin dolara bir kat aldığında yurttaşlık veriyorsun.

DEVLETİN HARİM-İ İSMETİ KOZMİK ODADIR: Türkiye’nin bu kaostan çıkması geçişsiz. Türkiye buradan çıkmazsa büyüyemez. Türkiye alay sahibi olamaz. Ulusalcılık aha budur… Bizim şeş okumuzdan birisi milliyetçiliktir. Bizim milliyetçiliğimiz onlara benzemez. Bizim milliyetçiliğimizi öğrenmek istiyorlarsa, tarihe bakacaklar. Rahmetlik Ecevit, bizim milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ın Beşpençe Dağları’na yazmıştır. Tek hükümran tehlikeli karşısında eğilmeyiz biz. Bizi eleştirebilirsiniz. Amma vatan sevgisi, öncü sevgisi; ulusçuluk. Bunu tartıştırmayız… Bunların yaptığı ulusçuluk değil… Bunun üstelik tümce eliyle bilinmesi lazım.

Devletin harim-i ismeti kozmik odadır. Kozmik odaya bütün giremez. Girişin koşulları vardır. Kozmik odayı terör örgütüne açtılar. Devletin ana sırlarını aldılar ve götürdüler. Bu mudur ulusalcılık, ego sorayım size Cenabıhak aşkına? Onların televizyonları var. Onların gazeteleri var. Satılık televizyonları, satılık gazeteleri var. Hiçbir DOĞRU Parti ya de MHP saylav tartışma programlarına sokak. Onları çıkarmazlar. Onların hesabına kalemini satan gazetecileri çıkarırlar. Onlar savunurlar. Oysaki gazetecinin etkisiz olması geçişsiz. Bizi bile hükümeti birlikte eleştirir, herkesi eleştirir. Gazeteci kalemini satmadığı sürece başımızın üzerinde yeri vardır. Kıtipiyoz gazetecilik yaparsa. Ama gazetecilik yapmayıp de eksantrik şeyler yapıyorsa; kalemini kiralıyorsa, o gazetecilik değildir. O nedenle hepimize görevler düşüyor. Bana bile size birlikte. Benim sorumluluğum henüz yoğun, ben bunun farkındayım. Amma sizin birlikte sorumluluğunuz var. Ego size bir defa kadın bizim partiye oy verin demiyorum. Yalnız istediğim şu, sandığa giderken elinizi vicdanınıza kucak, çoluğunuzu çocuğunuzu, bu ülkenin esnafını, çiftçisini, yoksulunu düşünün. Sadece sizden istediğim bu.”

Share: